Geriatrik Psikiyatri

Geriatrik Psikiyatri Nedir?

Yaşlanma ya da yaşlılık tanımı farklı ülkelerde ve yıllar içinde değişiklik göstermiş olup, üzerinde tam olarak anlaşılmış bir kavram değildir. 20.yüzyılın başında ortalama yaşam süresi 50-55 yıl arasında değişirken, bugün 85 yıl olan ülkeler bulunmaktadır. Bu durumda yaşlı tanımı geçmişte 50 yaş ve üzerini kapsarken, bugün 65 yaş ve üzerine çıkmış, Dünya Sağlık Örgütü 65 yaş ve üzerindeki kişileri geriatrik popülasyon olarak adlandırmıştır. Bu yaş grubunun sağlık sorunları diğer yaşlardakinden farklı olup, kendine özgü biçim, görünüm ve şiddettedir. Geriatrik yaş grubundaki kişilerin sağlık sorunları farklı tıbbi disiplinlerden oluşan bir ekiple incelenmeli ve tedavi edilmelidir. Bu yaştaki hastaların psikiyatrik, nöropsikiyatrik ve psikolojik sorunları ile ilgilenen tıbbi alan ise Geriatrik Psikiyatri (Yaşlılık Psikiyatrisi) bilim dalıdır. 1950’li yıllardan beri İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri başta birçok ülkede Geriatrik Psikiyatri alanında çalışmalar yürütülmektedir. İlk kez İngiltere’de Maudsley Kliniği’nde Geriatrik Psikiyatri Birimi açılmış, 1978 yılında ise Amerikan Geriatrik Psikiyatri Birliği kurulmuştur. Geriatrik psikiyatri, psikiyatrinin bir üst ihtisas alanı olup, bazı ülkelerde psikiyatri uzmanlık eğitiminden sonra ek eğitimler alınmasını gerektirir. Ülkemizde henüz resmileşmiş bir bilim dalı olmayan Geriatrik Psikiyatri poliklinikleri bazı üniversite hastanelerinde ve özel hastanelerde ayrı poliklinik olarak hizmet vermektedir. Ayrıca Türkiye Psikiyatri Derneği’nde Geriatrik Psikiyatri Bilimsel Çalışma Birimi uzun süredir bu alanda çalışan uzmanlarla akademik faaliyetler düzenlemekte, eğitimler vermektedir.
Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre yıllar içinde yaşlı nüfusun genel nüfusa oranı gittikçe artmaktadır, 2016 yılında geriatrik nüfus, tüm nüfusun %8,3’ine yükselmiştir. Ayrıca sağlık hizmetlerinin gelişimi ile ortalama yaşam süresi ülkemizde kadınlarda 80.7 , erkeklerde 73 yaş civarında olup, hızla yaşlanan bir ülke olmaktayız. Bu nedenle de yaşlılık çağında görülen psikiyatrik bozukluklar dahil tüm tıbbi hastalıkların ve geriatrist ile geropsikiyatristlere ihtiyacın artacağını öngörebiliriz.

Geriatrik Psikiyatri Hangi Hastalıklarla İlgilenir?

Yaşlı bireylerde başta demans (bunama) ve deliryum(akut organik beyin sendromu) olmak üzere birçok psikiyatrik bozukluk erişkinlere kıyasla daha sık görülmektedir.

Demans, Halk arasındaki ismi ile bunama, bilişsel işlevlerde (bellek, dikkat, görsel mekansal işlevler, yürütücü işlevler, dil…) bozulma ile seyreden bir klinik tablo olup, farklı nedenlerle ortaya çıkabilmektedir. Alzheimer hastalığı en sık görülen demans nedenidir ve ilerleyen yaşla beraber görülme sıklığı artmaktadır. 65 yaş üzerinde yaklaşık görülme sıklığı %5 iken, 90 yaş civarında %40’ın üzerindedir. Daha nadiren demans daha erken yaşlarda da ortaya çıkabilir. Demans hastalarında yalnızca bilişsel belirtiler değil, aynı zamanda duygusal ve davranışsal bozukluklar da görülebilmektedir. Bunlardan başlıcaları depresyon, huy değişikliği, içe kapanma, kaygı, evham, huzursuzluk, uyku ve iştah bozuklukları, kontrolsüz aşırı davranışlar, şüphecilik, hezeyan ve halüsinasyonlar, psikomotor ajitasyonlardır. Demans ilerleyicidir ve ileri evrelerinde zaman geçtikçe güçsüzlük, kendine bakamama, ihtiyaçlarını giderememe, hareketlerde yavaşlama, yürüme, konuşma bozuklukları ve idrar, gayta tutamama, yutma güçlüğü gibi diğer nörolojik belirtiler de eklenmektedir. Hastalar çeşitli enfeksiyonlar olmak üzere pek çok dahili sorunla da karşı karşıya kalırlar. Dolayısıyla demans hastalarının sağaltımı psikiyatri, nöroloji ve geriatri gibi birçok tıp dalı tarafından ortaklaşa yürütülmektedir.

Frontotemporal demans (FTD); adı verilen, beynin ön ya da yan bölgelerini tutan hastalık 60 yaş civarında ortaya çıkar.
Vasküler demans; Hipertansiyona ve kardiyuvasküler, kardiyopulmoner olaylara bağlı, erkeklerde daha sık görülen, beynin çeşitli bölgelerinde yaygın olabilen vasküler olaylarla (beyin damarlarındaki atheroskleroz, kanama ya da tıkanıklıklar) ortaya çıkan demans durumlarıdır. Daha erken yaşlarda görülebilir.

Lewy Cisimcikli demans: Alzheimer tipi demansa benzer, serebral korteksde Lewy cisimcikleri bulunur. Parkinson belirtileri, ekstrapiramidal sistem bulguları, halüsinasyonlar, antipsikotik ilaçlara aşırı hassasiyet gibi bulgular gösterir.

Deliryum; çeşitli tıbbi durumlara ikincil olarak ani ortaya çıkan dikkat ve bilinç bozukluğu ile seyreden bir durumdur. Deliryumun da altta yatan çok çeşitli nedenleri bulunmaktadır. Örneğin, yaşlılarda bazı ilaçların yan etkisi olarak kan sodyum düzeyinde a düşme ortaya çıkabilmekte ve bu durum santral sinir sistemini etkileyerek deliryuma yol açabilmektedir. Hastalarda ani olarak bilinç bulanıklığı, nerede olduğunu bilememe, halüsinasyonlar görme gibi belirtiler ortaya çıkabilmektedir. Deliryumda esas olan altta yatan nedenin saptanması ve tedavi edilmesidir. Bu hastalar sıklıkla ilgili branşlar tarafından yatırılarak tetkik ve tedavi edilirler.

Geriatrik Depresyon; sadece yaşlılarda değil, gençlerde de sık görülen ve birinci basamak hekimlerince tanınması ve tedavi edilmesi öngörülen bir hastalıktır. Mutsuzluk, umutsuzluk, moral bozukluğu, zevk alamama, uyku ve iştah değişiklikleri, yorgunluk-halsizlik, dikkatini toplayamama, konuşma ve hareketlerde yavaşlık, suçluluk, değersizlik ve intihar düşüncelerinin varlığı dikkat çeker. Beslenme sorunlarına ve intihar ile ölümlere yol açabilmesi bakımından erken tanı ve tedavisi önemlidir. Ancak yaşlılarda sıklıkla “Yaşlı zaten yavaştır, isteksizdir, unutur, çok uyur, mutsuzdur vb.” önyargılar nedeniyle depresyon doğal kabul edilmekte, yeterince tanınmamakta ve tedavi edilmemektedir. Oysa, altta yatan bir depresyon yaşlılarda uzun vadede diğer tıbbi hastalıklarda kötüleşmeye, osteoporoz (kemik erimesi), sarkopeni (kas erimesi), demans vb. durumlara yol açabilmektedir. Yaşlılarda depresyon, gençlerdeki depresyondan bazı farklılıklar gösterir, örneğin sıklıkla iştah ve uyku bozukluğu, yorgunluk, konsantrasyon kaybı gibi bedensel belirtilerin sık görüldüğü, diğer belirtilerin daha nadir ifade edildiği bilinmektedir. Kaygı (anksiyete) bozuklukları da bu dönemde sık karşılaşılan ve bireyin yaşam kalitesini belirgin olarak etkileyen durumlardır. Panik bozukluk, yaygın anksiyete bozukluğu gibi kaygı bozuklukları hem bedensel hem de ruhsal kaygı belirtilerine yol açarlar. Yaşlılık döneminin “kayıplar dönemi” dir, bireyler yaşadıkları kayıplar karşısında yas tepkileri gösterebilir, yas tutma süreleri uzayabilir ya da depresyon ve/veya anksiyete belirtileri yaşayabilirler. Depresyon psikiyatrik hastalıklar içerisinde sık gözlenmesi, yeti yitimine ve yaşam kalitesinde bozulmaya neden olması ve intihar yoluyla ölüme sebebiyet verme olasılığı nedeniyle özgül bir öneme sahiptir.